*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Nakiller artıyor, diyalize bağlı hasta sayısı düşüyor  (Okunma sayısı 2628 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20677
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
Nakiller artıyor, diyalize bağlı hasta sayısı düşüyor
« : Eylül 06, 2012, 02:36:13 ÖÖ »


Nakiller artıyor, diyalize bağlı hasta sayısı düşüyor

Türkiye'de 65 bin civarında kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize bağlı olan hasta bulunurken, böbrek nakillerindeki artış, hemodiyalize bağlı hasta sayısında düşüşe yol açıyor.


1990'lı yıllarda yılda 400-500 civarında böbrek nakli gerçekleştirilirken, şu anda yılda 3 bin nakil yapılıyor.

Haftada 2 veya 3 kez hemodiyalize bağlanarak yaşamlarını sürdüren kronik böbrek yetmezliği hastaları, diyaliz merkezlerinde kurdukları arkadaşlıkları, ''aile'' olarak tanımlıyor.
 
Ortak sorunları paylaşan hastaların arkadaşlıkları, merkezle sınırlı kalmıyor. Hastalar, sosyal yaşamlarında da birbirleriyle ve ailece görüşmeyi sürdürüyor.

Birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmak isteyen böbrek hastaları, planlamalarını gidecekleri şehirdeki diyaliz merkezlerine göre yapıyor. Türkiye'de 400 civarında diyaliz merkezi bulunuyor.
         
-''Esas tedavi yöntemi, böbrek nakli''-
         
Türk Böbrek Vakfı (TBV) Başkanı Timur Erk, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Türkiye'de 65 bin civarında kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize bağlı hasta bulunduğunu, bunların yaklaşık 5 bininin periton diyalizi hastası olduğunu anlattı.

65 bin hastanın tamamının böbrek nakli için sırada olduğunun söylenemeyeceğini belirten Erk, ''20-22 bin vatandaşımız, her an böbrek nakli için sırada bekliyor. Bunların ezici bir çoğunluğu, yüzde 85-90'ı canlıdan nakil için bekliyor. Birinci ve ikinci dereceden akrabası varsa, onlar verici olabiliyor. Uygun olanı, kadavradan nakil'' diye konuştu.

Erk, Türkiye'de yılda 3 bin civarında böbrek nakli yapıldığını ve sayının her geçen gün artığını dile getirerek, ''Böbrek nakli demek, bir nevi yaşam kalitesinin artması demek. Çünkü böbrek yetmezliği hastalarının gün aşırı, 2 günde bir diyalize, makineye bağımlı olmaları gerekiyor'' dedi.
 
Hastalığın iki önemli etkenini, tuz ve şeker olarak sıralayan Erk, tuzun, hipertansiyonu tetiklediğini, hipertansiyonun böbrek sağlığını bozduğunu, şekerin diyabet anlamına geldiğini ve diyabetin de kılcal damarları tahrip ettiğini anlattı.
 
Erk, diyalizin bir tedavi yöntemi olduğunu belirterek, ''Esas tedavi yöntemi, böbrek nakli. Onun için beslenme alışkanlıklarımızı değiştireceğiz. Mümkün olduğu kadar iki beyazdan uzak duracağız, tüketimini azaltacağız'' dedi.
         
-''Başka bir ülkede nakil yaptırılmamalı''-
         
Timur Erk, 1990'larda hemodiyalize giren böbrek hastası sayısının her yıl yüzde 10-12 civarında artığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

''Şimdi bu, yüzde 2'lere düştü. Çünkü Türkiye, koruyucu hekimliği daha iyi yapıyor ve böbrek nakli sayıları arttı. 1990'larda sayı yaklaşık 400-500 civarındaydı. Bugün 3 bine çıktı. 3 bin kişi, bekleyenlerin sayısı azalıyor demek. Her yıl yaklaşık yüzde 8-10 oranında böbrek nakli yaparsak, diyalize giren hasta sayısı yüzde 2 artarsa, bekleyen sayısında gerileme olacak.''

Eskiden nakil için sadece birinci derecede akrabalık aranırken, artık ikinci ve üçüncü dereceden akrabadan da nakil yapılabileceğini anlatan Erk, kadavradan nakil konusunu artırmak gerektiğinin altını çizdi.

Erk, hastaları, Türkiye dışında başka bir ülkede nakil yaptırmaması konusunda uyararak, Türkiye'de yaklaşık 65 tane böbrek nakli merkezi bulunduğunu kaydetti.
         
-Türkiye'de 400 civarında diyaliz merkezi bulunuyor-
         
Hastaların yüzde 25'ine devletin kendi kurumlarında baktığını, yüzde 75'inin özel sektörde bakıldığını anlatan Erk, Türkiye'de 400 civarında diyaliz merkezi bulunduğunu belirtti.

Erk, Türkiye'de verilen diyaliz hizmet kalitesine ve organ nakline ilişkin olarak şunları söyledi:
 
''Türkiye, şu anda Avrupa'nın hemen hemen en iyisi, en iyilerinden bir tanesi. Bu konuda bir sıkıntı yok. Böbrek naklinde de öyleyiz. Oldukça başarılı hekimlerimiz var, hizmet kalitesi de gayet iyi. Biz, devletten beher hasta için her seans başına 145 lira alıyoruz. Bu, bir hasta için yaklaşık 25 bin lira civarında bir rakam oluyor. Devlet, bir böbrek nakli için 36 bin lira bir veriyor. Dolayısıyla her yıl mı diyaliz yoksa 1 kere nakil mi? Nakilli hasta, onun üretken hale gelmesi, eğitimine devam etmesi, çalışabilmesi anlamına geliyor. Diyaliz hastalarının çoğunun üretken olması mümkün değil. Organ nakli konusunda daha bonkör olmalıyız.''
         
-''Toprak olup çürüyeceğine, umut olsun''-
         
Hastalığı 13 yıl önce teşhis edilen Sevgi Öztürk, haftada 3 gün diyaliz merkezine geldiğini, tedavi sırasında arkadaşlarıyla sohbet ettiğini, bilgisayarında oyun oynadığını, müzik dinlediğini anlattı.
 
Merkezdeki arkadaşlarıyla dışarıda da görüştüğünü ifade eden Öztürk, ''Haftada 3 gün onlarla beraberim burada. Bazen işimiz oluyor dışarıda buluşuyoruz, işlerimizi beraber hallediyoruz, birbirimize yardımcı oluyoruz, telefonla görüşüyoruz. Ailemden daha çok onlarla dertleşiyorum. Onlar beni daha iyi anlıyor çünkü. Bir yerim ağrıdığı zaman onlara soruyorum. Çok iyi dostluklar kurduk'' diye konuştu.

Öztürk, ameliyattan korktuğu için nakil istemediğini dile getirerek, ''Haftada 3 gün buraya bağlıyım, onun dışında diğer günler istediğimi yapabiliyorum. Ben, hasta değilim sadece böbreklerim çalışmıyor. İnsanlar organlarını bağışlasınlar. Toprak olup çürüyeceğine umut olsun'' dedi.
         
-''Rahatsızlığımdan dolayı hiçbir yere gitmedim''-
         
Yıltan Ocak ise 23 yıldır diyalize girdiğini, diyaliz dışındaki günlerde normal hayatına devam ettiğini dile getirerek, şunları anlattı:
 
''İstanbul dışına hiç çıkmadım. Rahatsızlığımdan dolayı hiçbir yere gitmedim. Sürekli buraya geldim. İlk başladığımda haftada 1 kez geliyordum, sonra 2'ye, 10 yıl sonra 3'e çıktı. 10 yıl önce nakil olanağı çıktı ama uymadı. Ben de bıraktım. Ama tekrar başvurmayı düşünüyorum, tahlillerimi yaptırıyorum şu anda. Nakil olan arkadaşlarımızla da görüşüyoruz. Bazen düşünüyorum, bir umut bilemiyorum, belki daha iyi olur.''
 
Selda Sarıgül de, 32 yaşında olduğunu ve 19 yıldır diyalize bağlı yaşadığını dile getirerek, ''İlk zamanlar makineyi benimsememiştim, zorlandım kabullenmedim. Şimdi kabullendim. Çalışan biri gibi geliyorum, normal hayatıma devam ediyorum. Burada arkadaşlarım var, onların dertlerini dinliyorum. burası bir aile oluyor'' dedi.
 
Nakil başvurusu olduğunu ancak bazı sorunlar nedeniyle nakil işlemlerinin durdurulduğunu anlatan Sarıgül, nakilden vazgeçmediğini söyledi. AA