*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Mehmet Kızıltaş’ın Engelliler İle 360 Derece İletişim Adlı Kitabı Engellileri An  (Okunma sayısı 1781 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20677
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com


Bir süre önce Elma Yayınları’ndan piyasaya çıkarılan kitabın adı bu. Yazarı Mehmet Kızıltaş. Mehmet, 3 yaşındayken geçirdiği çocuk felci nedeniyle ortopedik engelli bir kardeşim. Televizyon programı sunucusu, yapımcı, yönetmen, gazeteci, yazar, danışman, stand up’çı olarak birçok konuda çalışmış ve çalışıyor.
 
Kılavuz kitap
 
Kitapta, engelliliğin tanım ve türleri, istihdamda engelliler ve önyargılar, insan kaynakları için engellilerle doğru iletişim kurma yöntemleri, engellilerin beklentileri, yaşanan problemler gibi konularda çok önemli ve değerli bilgiler var. Özellikle engelliliğin tanımında, bu kitabı okuyanlar göreceklerki ‘engelli demek’ sadece tekerlekli sandalyeli insanlar demek değil. Zihinsel, işitme, görme, ortopedik, dil ve konuşma engelli, ruhsal ve duygusal hastalığı olan, süreğen hastalıklara sahip olan kişiler engelli kapsamında değerlendiriliyor.
 
İş dünyasında önyargılar
 
"Albert Einstein'in 'Bir insanda önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan zordur' dediği önyargılar, engellilerin de iş hayatını olumsuz etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir" diyor kitabında Mehmet Kızıltaş.
 
Ve bu önyargıları şöyle sıralıyor:
 
Komik, Uğursuz, Külfet oluşturan, Kurban ya da acınacak insan, Korkunç ya'da acayip bir varlık, Toplumun, ailelerinin veya kariyerlerinin üzerinde bir yük, Diğerlerinin güvenlik ya da rahatlığına yönelik bir tehlike veya tehdit, Kabiliyetsiz ya da yeteneksiz, Birden fazla engeli olan kimseler (tekerlekli sandalye kullanan bir kişinin aynı zamanda zihinsel engelli olduğunu farz etmek gibi), Çocuksu, Olağandışı, Yardıma muhtaç.
 
Engelliler hakkındaki bu tür yanlış anlamalar, yetersiz ve hatalı bilgilere dayanmaktadır. Bu durum, uygunsuz etkileşimler oluşturarak engellilerin toplum içinde eşit yaşam koşullarına sahip olmalarını olumsuz etkilemektedir. Oysa bu yaklaşımların tersine; engellilere, herhangi birine gösterdiğiniz saygı ve ilgiyi gösterdiğinizde zannettiğinizden çok daha fazla kendilerini rahatlıkla ifade ettiklerini, her alanda başarılı ve etkili olduklarını fark edeceksiniz.
 
İş dünyasında olanlar
 
Bir firmada önyargılı işverenin engelli aday değerlendirmesi "Bende yok", "Bizde hiç yok", "Asla asla öyle düşünmüyorum", "Ben her zaman duyarlıyım" dense de önyargılar her zaman vardır. Hikayemiz, bir firmada işveren ve yönetici arasında engelli adayların işe alımı sürecinde yaşananları ve işverenin engelli adaylara bakış açısını anlatıyor. Ebette tüm iş görüşmeleri bu şekilde geçmiyor.
 
'Hepsini işe alın'
 
Büyük bir fabrikanın işletme müdürü, işten ayrılan departman asistanının yerine birini bulamadığından dolayı telefonlara bakmak zorunda kalır. Telefonlar devamlı çalar. Telefonu kapattığında gelen diğer çağrılara cevap vermek zorunda kalır. Aynı anda da bilgisayarda yazılar yazar, e-postalara bakar.
 
Tabii bu durum canını sıkmaya başlar. Biraz sonra içeriye departman yöneticisi Zafer Bey girer ve aralarında şu konuşma geçer: müdürüm iş masa başı işi. Telefona -Müdürüm, verdiğimiz ilana cevaben mülakata gelen adaylar var.
 
- Hemen içeriye alın!
 
- Ama müdürüm, diyen Zafer Bey bir şey söylemek istiyor ancak çekindiği için konuşmasını uzatmıyor.
 
- Ne oldu Zafer Bey?
 
Ne söylemek istiyorsunuz? diye çalmaya devam eden telefonun sesiyle iyice gerilmiş olarak kükrer müdür.
 
Zafer Bey zor duyulur bir ses tonuyla ürkekçe "Efendim, mülakata gelenler arasında engelli adaylar var..."
 
-Ne engelli mi ? Nasıl yani? diye şaşkınca bağınr müdür.
 
-Yani müdürüm, biri görme, diğeri ortopedik ve down sendromlu olan engelli adaylar. Müdür çalan telefonu açmak için hamle yapar ancak telefonu açmadan elini üstünde öylece tutar, telefon çalmaya devam etmektedir.
 
- O halde, meşgul olduğumu söyleyin! Nezaketle onları gönderin.
 
"Biz sizi ararız" falan ! dersin! Ne bileyim işte, bir şeyler deyip gönderin... Burası hayır kurumu değil, bizim çalışacak insanlara ihtiyacımız var.
 
-Sayın müdürüm, bu gelenlerin ikisi de üniversite mezunuymuş. Yabancı dilleri de varmış. Belki de işe alırsınız. (Ortamı yumuşatmaya ve müdürü ikna etmeye çalışır Zafer Bey.) Müdür kızgınca paylar Zafer Bey'i,
 
-"Siz ne diyorsunuz Zafer Bey! Söylediklerinizi kulağınız duyuyor mu?
 
Zafer Bey, müdürü duymuyormuş gibi konuşmaya devam eder, "Sonuçta bakılacak ve bilgisayar kullanmayı biliyorlar, yabancı dilleri de var. Siz bilirsiniz ama bir görüşseniz mi?" Müdür bir an düşünür,
 
-Hiç olur mu Zafer Bey, bu işi yapabileceklerini sanmıyorum.
 
-İsterseniz yüz yüze bir görüşün. Belki de fikriniz değişir. Ayrıca biliyor musunuz şirketimizde kanunen engelli çalıştırmak zorundayız? Devlete ceza ödemek durumunda kalacağız. Hem böylece kadro açığımızı da doldurmuş oluruz. Hem her şeyden önemlisi gerçekten verimli de olacaklarını düşünüyorum ben bu arkadaşların. Ne kaybederiz ki? (Zafer Bey çalan telefonu göstererek bu son cümleyi söyler.) Müdür, ellerini başının arasına alıp çalan telefonlara da bir süre kulağını tıkayarak düşünür, kısa bir sessizlik olur. Yalnızca telefonun çalan sesi yankılanmaktadır.
 
-Haklısın, işin ceza boyutu da var. İyi düşündün. Peki, Zafer Bey, bir görelim...
 
Zafer Bey, işe başvuran kişileri çağırmak üzere odadan çıktıktan sonra bir kulağının içinde gizlediği işitme cihazına bakar durur.
 
Yıllardır müdüründen gizlediği sırrını mınldanır: "Yıllardır yanında çalışırım ama işitme engelli olduğumu söyleyemedim.
 
Çünkü bana fırsat vermeyebilirdi, şu anki işime sahip olamayabilirdim. Şimdi ise müdürümün bakış açısını değiştirmeye çalışıyorum ve inanıyorum ki tanıdıktan sonra engelliler ile ilgili önyargılar değişecek." / Yavuz Kocaömer
 
12.11.2012 - Posta