Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
1 Saat
1 Gün
1 Hafta
1 Ay
Her zaman
Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve aktif kalma süresini giriniz
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Biz de Varız
»
Kahve Bahane Sohbet şahane
»
LAF LAFI ACIYOR Muhabbetsiz kalmayalım..
»
ibni teymiye
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: ibni teymiye (Okunma sayısı 1847 defa)
melleseferi
öMeR
Administrator
Hero Member
İleti: 20677
SiTe YöNeTiCiSi
ibni teymiye
«
:
Eylül 05, 2012, 02:08:09 ÖS »
ibni teymiye
1263 senesinde harran’da doğup, 1328 de şam’da kalede hapiste iken vefat etti. hanbeli fıkıh ve hadis âlimi iken mezhepsiz oldu. ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı mısır’da iki defa hapsedildi.
ibni teymiye, ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlamamış, tasavvufu inkâr etmiş, ehl-i sünnetten ayrılmıştır. kitapları, kendilerine selefiyyeci diyen mezhepsizlere kaynak olmaktadır. mezhepsizler, onu övmekte, islam müceddidlerinin piri demektedirler. ibni teymiye’nin şaki ve dalalette olduğu seyf-ül-cebbar ve farisi tâlim-üs-sübyanda da yazılıdır.
camiul-ezherdeki hanefi âlimlerinden muhammed bahitin (tathir-ül-füad min-denisil itikad) kitabı, (et-tevessüli bin-nebi ve bis-salihin), (şevahid-ül-hak), (cevahir-ül-bihar), (seyf-ül-cebbar) ve (tâlim-üs-sübyan) kitapları, ibni teymiye’nin dalalete düştüğünü vesikalarla ispat etmektedir.
ibni battuta, ibni hacer-i mekki, imam-ı sübki, kendi oğlu abdulvehhab, izzeddin bin cema'a, ebu hayyan zahiri, zahid-ül kevseri, yusuf-i nebhani, imam-ı şarani, ahmed bin seyyid zeyni dahlan, şeyh-ül-islam mustafa sabri efendi gibi nice âlimler ibni teymiye’ye reddiyeler yazmışlar, dalalet ve küfürlerini açıklamışlardır. üstad necip fazıl da, (14. asrın irşad kutbu seyyid abdülhakim arvasi, “ibni teymiye dini içinden zedeleyen mülhiddir” buyurdu) diyor. (türkiye’nin manzarası)
dal ve mudil olduğu, savi tefsiri 107. sayfasında da yazılıdır.
islam âlimleri buyuruyor ki:
(allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebep ettiği kimsedir.) [ibni hacer-i mekki - fetava-yı hadisiyye]
(ibni teymiye öyle bir kimsedir ki, bozuk sözlerine ve çürük vesikalarına, büyük âlimler cevap vermişler ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya koymuşlardır. [şam, mısır ve kudüs’de kadılık yapmış olan şafii fıkıh ve hadis âlimlerinden muhammed] izzibni cemaa, onun için, allahü teâlânın dalalete sürüklediği, azdırdığı ve zillet gömleği giydirdiği kimsedir. islam âlimlerine ve bilhassa hulefa-i raşidine karşı ahmakça itirazlarda bulunmuştur demiştir.) [ibni hacer-i mekki - el-cevher-ül-munzam]
(ibni teymiye’nin sözlerinin kıymeti yoktur. o, dalalettedir ve müslümanları dalalete sürüklemektedir. müslümanların icmasından ayrılmış, bid’at yolunu tutmuştur. islam âlimleri, onun dalalette [sapık] olduğunu, sözbirliği ile bildirdi. kutbüd-berdiri, şerhi muhtasarda, bunu uzun yazmaktadır.) [tahir muhammed süleyman - zahiretül-fıkhil-kübra]
(kitab-ül arş onun en çirkin kitaplarındandır. ona şeyh-ül-islam diyenin kâfir olacağını söyleyen âlimler vardır.) [imam-ı sübki] (nebras haşiyesinde bildiriliyor.)
(ibni teymiye’ye uyanın malı ve canı helaldir.) [miratül-cenan, nebras haşiyesi]
ibni teymiye, kitab-ül arş isimli eserinde, “allah arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için resulullaha da yer bırakır” diyor. essırat-ul-müstekim kitabında da, ibni abbas gibi büyük sahabilere kâfir demiştir. (keşfüzzunun)
el-ubudiyyet kitabında ise, allahü teâlânın ismini zikretmenin bid’at ve dalalet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf âlimlerine çirkin iftiralar yapmaktadır.
(arş kadimdir) diyor. (akaid-i adudiyye şerhi)
(şam camiinin minberinden inerken “allah gökten yere, benim indiğim gibi iner” dedi.) [ibni battuta -tuhfetünnüzzar tarihi]
abduh’un yetiştirdiklerinden olup, onun yolunda giden abdürrazık paşa bile diyor ki:
(vehhabilik, bir bakımdan ibni teymiye’ye bağlı olduğu gibi, son asrın müceddidi denilen abduh’daki dinde reform fikirleri de, ibni teymiye’ye bağlıdır.)
(kaza namazı kılmak lazım değildir) derdi. halbuki dört mezhepte de farzdır.
cehennem azabı sonsuz olmadığını söylerdi. kâfirlerin cehennemde sonsuz kalacaklarına dair bir çok âyet-i kerime vardır. (bekara 81, ahzab 65, fussilet 28, zuhruf 74)
(ömer çok yanılmıştır) diyerek, imam-ı ahmed’in bildirdiği (allahü teâlâ, doğru sözü, ömer’in dili üzerine koymuştur. [o hiç yanılmaz]) hadis-i şerifine karşı gelmiştir. eshab-ı kiramın çoğu, ictihad ile anlaşılacak işlerde yanılmış olsa da, onların yanılmaları, ictihadi mesele idi. ictihadda müctehidin yanıldığı bilinemez. çünkü ictihad ictihad ile nakzedilmez. bunun için, müctehid olan o büyükler tenkit edilemez. dört mezhebin ictihadları farklı olduğu halde, benimki doğru diyerek biri ötekini tenkit etmemiştir.
sadreddin-i konevi, ibni arabi hazretleri gibi tasavvuf büyüklerine de saldırmıştır. “gazali’nin kitapları uydurma hadis ile dolu” derdi. (hadika)
imam-ı şarani hazretleri buyuruyor ki:
(ibni teymiye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı. kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır.) [tabakat-ül-kübra]
imam-ı süyuti hazretleri buyuruyor ki:
(ibni teymiye kibirliydi. kendini beğenirdi. herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi.) [kam-ul muarıd]
muhammed ali bey; hitat-uş-şam kitabında diyor ki:
(ibni teymiye’nin hedefi, luther adındaki papazın hedefine benzer. fakat, hıristiyanlığın reformcusu muvaffak oldu. islamınki olamadı.)
ibni hacer-i askalani hazretleri buyuruyor ki:
(ibni teymiye; “kabri nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. [hz.] ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için müslümanlığı sahih olmadı. [hz.] osman malı çok severdi” diyerek eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.) [ed-dürer-ül-kamine]
ibni hacer-i mekki hazretleri buyuruyor ki:
(ibni teymiye, peygamberlerin masumiyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. halbuki, masumiyet peygamberlerin sıfatlarındandır.
başta peygamber efendimizin kabri şerifleri olmak üzere eshab-ı kiramın, velilerin, âlimlerin ve salih müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram saymıştır.) [fetava-i hadisiyye]
ibni teymiye, furkan isimli kitabında dini üç kısma ayırmaktadır. selefilere göre bu üç prensip vazgeçilmez esaslardır. islamiyet ancak bu üç kaide gereğince, aslına uygun olarak bilinebilirmiş. yoksa islam pınarını, etraftan karışmış bulanık sulardan yani mezhep imamlarının ictihadlarından arındırmak mümkün değilmiş. çünkü fıkıhçılar, kelamcılar ve tasavvuf ehli, dinin aslına ilaveler yapmışlar, bu bakımdan din çok genişletilmiş ve içinden çıkılmaz bir hâl almışmış. dine yapılan bu ilaveleri çıkarmak gerekirmiş.
selefilerin sımsıkı bağlandıkları üç prensip şöyle:
1- münezzel din: kur’an-ı kerimden ve sahih kabul ettiği hadis-i şeriflerden kendi anladıkları.
2- müevvel din: mezhep imamlarının kitap ve sünnetten çıkardıkları hükümler.
3- mübeddel din: geçmiş dinlerin hükümleri ve uydurma saydığı hadis-i şerifler.
ibni teymiye’ye göre, münezzel dine uymak bütün müslümanlara farzdır. çünkü allahü teâlâ bir müctehidin kitap ve sünnetten neyi anladığını bir başka mükellefe sormaz. hatta onu mükellef de tutmaz. herkesi kitap ve sünneti anladığı ölçüde sorumlu tutar. bu bakımdan herkes, münezzel din ile amel etmelidir.
müevvel dine, tevil edilmiş olana, ictihaddan aciz olan mukallitlere caizdir. ama müctehid olanlara bu caiz değildir.
ibni teymiye’nin selefiye yolunu savunan bütün mezhepsizler, kendilerini birer müctehid zannettikleri için, mezhep hükümleri onlar için muteber değildir, kitap ve sünnetten anladıklarına tâbi olurlar. kendilerine selefiyiz diyen bugünkü mezhepsizler, kraldan çok kralcı olup, ibni teymiye mukallit halk için müevvel din ile [mezhep imamlarının hükümleriyle] amel etmeyi caiz görürken, onlar cahillerin de, mezhep hükümleriyle amel etmesini caiz görmezler, herkesi kitap ve sünnete el atmaya iterler.
ibni teymiye’nin mübeddel din diyerek eski dinleri bir kalemde silip atması caiz olmaz. çünkü geçmiş dinlerin iman yani inanılacak hususları (yani amentüdeki esaslar, insanlar tarafından bozulmadan önce) bütün dinlerde aynı idi. islamiyet bozulan bu hususların doğrusunu bildirmiş, amele ait hükümlerin de, hepsini değil bazılarını nesh etmiştir.
uydurma hadislerle amel edilen bir din yoktur. uydurma hadis meselesi de ayrı bir konudur. bir müctehidin usulüne göre, uydurma sayılan bir hadis, başka bir müctehidlerin usulüne göre sahih olabilir. ibni teymiye, aklının almadığı hadis-i şeriflere hemen uydurma damgasını basmıştır. fıkıh, kelam ve tasavvufun ortaya koyduğu hükümleri, usulleri, uydurma hadislerden çıkarıldığı havasını uyandırmak istemiştir. onun bu mugalatasına islam âlimleri gerekli cevaplar vermiştir.
mezhepsizler, imamları olan ibni teymiye’nin görüşlerine uyar ve onun usulüne uyup kitap ve sünnetten ahkam çıkarmaya çalışırlar. bunu da gayet normal sayarlar ve buna münezzel din derler.
www.dinimizislam.com
(metuss, 12.03.2005 09:52 ~ 12.04.2006 02:20)
mürcie sofilerin, putperestlerin ve partici müşriklerin sevmediği alim. kendisi imam ahmed bin hanbel mezhebine müntesib biridir. sofilerin, sufilerin ipliğini pazara çıkarmış çok çeşitli bilgilere sahip bir mütefekkirdir. uzun saçlarını gece kitap okurken bir çiviyle duvara bağlayan, uykudan başı öne düştüğünde canı yanarak uyanıp okumaya devam eden biridir. öyle boşbeleş mesnetsiz delil haline getirilmeye çalışılmış zırvalamalarla karalanabilecek bir alim değildir.
ibn batuta denen seyyahın kendisi hakkında ortaya attığı iftira halen sofiler arasında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. o saçmalığı şuraya yazayım da, bu iftirayı ortaya koymak niyetlisi henüz tanımadığım gerizekalı şimdiden sussun ve onu hiç tanımayayım:
dımeşk'te şöyle bir şey görmüş ibn batuta: bir adam cuma hutbesinde minberden bir adım aşağıya atmış ve sözde şöyle demiş "işte allah arşa böyle istiva eder", bu kişi "ibn teymiye'dir" der. bu yalan şu tarihi bilgiler ve talebesi ibn kayyım'ın şu delili ile ortaya çıkarılmıştır: ibn teymiye o günlerde(o tarihte, 700küsürlü yıllar) kal'a da zindanda işkence görmektedir ve oradan sağ çıkamamıştır.
ibn teymiye'ye sapık diyen alimlerin islam dinine kattıkları eserlere, faydalara bir bakınız. yaptıkları şey, insanları kendilerine tapmaktan alıkoymaya gayret eden birine basit hakaretlerle saldırmaktan başka bir şey değildir.
ibn teymiye'nin yeryüzündeki tek amacı kur'an ve sünnet üzere yaşayan, içerisine sokulan bidatlerden arındırılmış bir dine inanan mü'min topluluk oluşturmaktı.
bu tip kişilerin tasavvufçular tarafından sevilmeme nedenleri de bu kişilerin insanları uyandırıyor olmasıdır. ibn teymiye hakkında yukarıda yer alan hakaretlerle ilgili olarak: bunlara karşılık yine bu topraklardan ve dünyadaki diğer din adamlarından övgü dolu sözler edilmiştir. bunların(iyi ve kötü) sözlerin kendisi nazarında bir kıymeti yoktur.
son sözlerinden biri şudur:
"düşmanlarım bana ne yapabilirlerki, ben cennetimi kalbimde, bahçemi göğsümde taşıyorum. nereye götürülsem onlar benimle beraberdir. hapsedilmem halvet, öldürülmem şehadet ve memleketimden sürülmem ise seyahattir."
(celcelet, 27.08.2010 02:42 ~ 03:23)
sufilerin, tarikatlerin, tasavvufun, mutezilenin pisliğini ortaya çıkardığı için kuyruk acısı olanlar tarafından pek sevilmeyen ehli sünnet alimidir. kendisine atılan iftiralar çoğu islam ülkesinde açığa kavuştuğu halde tasavvuf düşkünü ülkemiz müslümanlarınca da pek sevilmez.
üzerine yapılan iftiralardan birisi "allah oturdu" demiş olmasıdır. bu laf için kafir diyenlere ve bunu oturdu olarak çevirenlere lanet ediyorum buradan. bakara suresinin 29. ayeti ve fussilet suresinin 11. ayetinde allah'ın göğe istiva ettiğini görürsünüz. ne demektir bu istiva etmek? istivanın arapça anlamı kurulmak, oturmak, yönelmek demektir. ibni teymiye kuran ayetini söylüyor, bizimkiler oturdu diye çeviriyorlar ama kuran meal ederken kuruldu diyorlar. ayrıca arştan göğe benim gibi iner dediğine dair tarihi kaynak ibni batuta adlı gezginin seyahatnamesidir ve olayın geçtiğini iddia ettiği sıralarda ibn teymiye hapistedir. yani olay ya yalandır, ya da başka birini ibn teymiye sanmıştır. ayrıca bir seyahatname tarihsel bir kanıt sayılamaz. evliya çelebiye göre de türkler aya gidip gelmişlerdir. hadi diyelim kanıt gösterildi böyle çürük bir kanıt. ibni teymiyenin yüzlerce eserindeki akidesinin 4 imam ve sünnetle nasıl kanıtlandığı sabittir, böyle bir akideye karşılık bu mu yani? bu bir.
ikincisi ise allah'ın her yerde olmadığına dair sözleri. evet efendim allah tasavvuf ehlinin söylediği gibi her yerde değil arştadır. kuranın 7 yerinde ve sahih buhari ve sahih müslimde böyle geçer.bizzat okudum açın bakın.adam allaha her yerde olamamasını yakıştıramıyor ama sidiğin bokun içinde olmasını yakıştırıyor. peygamberin öğrettiği tevhid inancında ne var? üçe ayrılıyor tevhid; uluhiyet, rububiyet, esma-ül hüsna. allah uludur, rabdır. ulu ne demektir? uluhiyyeti bilmememizden kaynaklanan kandırılmalar var. yaratılandan münezzeh olması demektir. ama sadece uluhiyet hakkında cilt cilt kitaplar yazılır, öyle bazı tarikatlerin 50 sayfalık risalelerine benzemez bu iş. sanıyoruz ki din hissedilerek öğrenilir. yok öyle bir şey. 4 imam ve onların öğrencileri boşu boşuna sabahlara kadar bel ağrıtmadılar. din okuyarak öğrenilir.istivaya anlam yüklemeye çalışır bu sufiler bi de. allah'ın eli var mıdır desem bunlara bana kafir derler ama allah'ın elinin olduğu kuranda açıkça bildirilmiştir. sadece keyfiyeti sorgulanamaz yani nasıl bir şey olduğuna dair anlam yükleyemezsin. ibn teymiyye akidesini ahmet bin hanbel'den almıştır. çünkü ahmet ibn hanbelin eserlerini ve fetvalarını inceleyen kişiler görecektir ki. ahmet bin hanbel allah'ın gökte olduğunu onun iki eli olduğunu iki elinin sağ el olduğunu nefsi yüzü baldırı olduğunu ama bunlar cisim olmayıp ona yaraşır bila keyf(keyfiyyeti bilinmeyen) sıfatları olduğunu keyfiyyeti hakkında soru sormanın bidat olduğunu ve geldiği gibi tevil etmeden kabul edilmesini gerektiğini savunmuştur. işte ibn teymiye akidesini ahmet ibn hanbel'e ve imam-ı azam ebu hanife'ye borçludur.
şimdi ahmed ibn hanbel'e gelelim. neden diğer 3 mezhep bu kadar göze batmamışken hanbeli alimleri çok tenkid edilmiş ve dilden düşmeyen sertlikleriyle bilinen alimler olmuşlardır.
bu konunun cevabı basit: diğer 3 imam hadiste de alim olmalarına rağmen fıkıhçıdırlar. ama ahmet ibn hanbelin bizzat kendisini muhaddis saydığını fıkıh ile yakından alakalı olmadığını oğulları abdullah ve salim'den öğreniyoruz. ama bu demek değildir ki imam ahmed ibni hanbel fıkıhçı değildir. o reyci değildir çünkü hadis ilmini iyi bilir. dolayısı ile ahmet b. hanbel ehli-hadis mensubu olduğundan hadislere çok önem verir ve hadis rivayetiyle meşgul olurdu. onun müsnedinde tekrarlarıyla birlikte 50 bin küsür hadis vardır.
üçüncüsü ise kabirden ve ölülerin ruhundan bir şey istemeyi bidat hatta şirk olarak görmesidir. mekke'nin putlarının isimlerinin eski peygamber ve alim insanların isimleri olduğunu ve o putların onların heykelleri olduğunu biliyor muydunuz? peygambere diyorlardı ki: "biz o putlara tapmıyoruz, onları allah ile aramızda aracı kılıyoruz". peygamber onları dine çağırdıkça onlar kuranda da belirtildiği gibi "atamızın dininden dönmeyiz" diyorlardı. bu tasavvuf ehlinin yaptığı ne? ölmüş şeyhlerine "yetiş ya bilmem ne, yetiş ya şıh" deyip duruyorlar. peygamber demiyor mu "ayakkabınızın bağı bile kaybolsa allah'tan isteyin" diye? hani nereye atacağız bu hadisi şimdi? çöpe mi? "lanet olsun yahudilere ki ne zaman bir peygamber ölse onun kabrinin üzerine mescid yapar ve orada ibadet ederlerdi" diye uyarmıyor mu bizi peygamber türbe yapmayın diye? bunları söyleyince adam ruha inanmıyor mu oluyor?
muhyiddin ibni arabi "kul rabliğe erişince (haşa allah olunca) şer'i hükümler üzerinden kalkar (mesela namazdan sorguya çekilmez)", beyazıd-ı bistami "hırkamın içinde allahtan başka bir şey yok" ve "kendimi tesbih ve tenzih ederim" dememiş midir? bunları söylemek normal de kurandan bir ayeti söyleyince mi sorun oluyor? tasavvuf ehli bu insanlara şeyh diyor.
benim ilmim yetmediği için ibni teymiyyenin kanıtladığı birçok şeyden ve fark ettirdiği (allah ondan razı olsun) birçok pislikten bahsedemiyorum şu anda. aklıma geldikçe ve öğrendikçe yazmaya çalışacağım.
(velovis, 02.01.2011 02:39)
tam adı ebu'l-abbas takıyyuddîn ahmed bin abdülhalîm bin mecdiddîn bin abdüsselâm bin teymiye'dir.
(bu nasıl bir teyatora, 29.06.2011 21:56)
@7213886
asırların kavgasıdır ibni teymiye. sert dilliliğiyle bilinir.
(ebu cendel, 28.08.2012 21:39)
yüzyıllardır anlaşılamayan insanlardan biridir kendisi. eleştirenler hep kulaktan dolma laflarla eleştirir onu, biri de çıkıp bir kitabını okumuş değildir mesela. allah rahmet eylesin, pek severim.
(tavananna, 28.08.2012 21:48)
alıntı
Kayıtlı
>>>>>>>>>>
bizdevariz.NET
<<<<<<<<<
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
Biz de Varız
»
Kahve Bahane Sohbet şahane
»
LAF LAFI ACIYOR Muhabbetsiz kalmayalım..
»
ibni teymiye