*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Kitap Kurdu, Sıcak Bir Dost ve Hayata Arkadaş.  (Okunma sayısı 7259 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20677
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
Kitap Kurdu, Sıcak Bir Dost ve Hayata Arkadaş.
« : Eylül 01, 2012, 12:33:24 ÖS »


Adem Saykın, hayata dokunan, hisseden ve yaşayan örnek bir insan. O, Altı çocuklu Saykın ailesinin 5. ve tek erkek çocuğu olarak 1970 yılında dünyaya geldi. O Üzerine vazife olmayan bir çok şeyle uğraşmayı seven, çok kitap okuyan, hayata yüreğindeki sonsuz sevgiyle tutunan ve çevresinde örnek alınan biri. Kısaca o hayata değil, hayat ona arkadaş.

Adem’le bir araya geldiğiniz zaman hiç tanımamış olsanız bile sanki yıllardır sıkı bir dostluk köprüsü kurmuşsunuz gibi sıcacık bir duygu akar içinize ve hemen kaynaşırsınız. Ve sonrasındaysa dostluk rüzgarında savrulursunuz.

Yaşadıkça’nın sorularını cevaplayan Adem Saykın, İstanbul Etiler’de geçirdiği çocuk yıllarını anlatıyor…


Çok çocuklu bir ailenin 5. çocuğuydum, çocukluk ve gençliğimin tamamı yine bu semtte geçti.
Akmerkez’ in olduğu yerde futbol oynadık,Maya Uptown'ın olduğu yerde (Aşıklar Tepesiydi)
Uçurtma şenliklerinde uçurtma uçurduk. Alkent ve Sarı Konakların olduğu yerde kuş avlamaya giderdik. Arnavutköy akıntı burnundan ve Bebek Çamlıbahçe’ de, Kalkavanların yalısının yanından boğazın serin sularına atlardık.İlkokulu Hasan Ali Yücel’de bitirdim ve hiç siyah önlük giymedim.
Etiler Karakolunun sokağında oturan Ebru ilk aşkımdı...Okulda folklor ve çocuk korosundan arkadaş olmuştuk.

Gençlik yıllarına gelecek olursak okul ve o dönemleri anlatabilir misiniz? 
Etiler Lisesinde ortaokula gittim öğretmen ve öğrenci arkadaşlarımı hala ne yapıyorlar diye düşünürüm.O dönemler bütün sınıf ve okul arkadaşlarımız Ulus, Etiler, Bebek, Arnavutköy, Levent ve Akatlar civarındandı.
 
Park Burger’ de hamburger yerdik (Nurettin abi vardı),hafta sonları Studio 54 e giderdik.
Güvercin durağını geçince Yılmaz büfeden Yengen yerdik. Yolun karşı tarafında turşucu vardı, turşu suyu içerdik. Okuldan kaçtığımızda Bebekte Jeff Punk tan, önce üç kişi olarak sandal kiralayıp,Bebek Camisinin önüne yanaştığımızda 7 - 8 kişi oluverir tüm gün Fenerde denize girerdik.
Hisar kale içinde ve surlarında eski Türk Filmlerini tekrarlar Emirgân Parkında dolaşırdık.
Amerikan emperyalizmi Etiler bölgesini bugünkü gibi sarmamıştı.Lise için Şişliye gittim.
İktisat okumayı düşündüğüm sıralarda Nasıl olduğunu anlamadan bir Alman İnşaat Şirketine kapağı atmıştım. Çok sık yurtdışı seyahatler ve seminerlere gidiyordum.Günlerim iyi geçiyor derken...

Berbat bir kaza geçirdim.

Adem Saykın 1993 yılında hayatının baharında 23 yaşındayken Tekirdağ’da talisiz bir kaza geçirdi. Hayatının dönüm noktası olan kaza gününü ve sonrasını ondan dinliyoruz…
Uzun tatillerin olduğu 93 yazında Tekirdağ da filanca sitenin iskelesinden atlarken berbat bir kaza geçirdim.Bir gece önce fırtınayla gelmiş bir küçük kayaya başımı vurmak suretiyle boynum kırıldı.Hayatımın miladı denebilir.(4 Haziran 1993) International ve diğerlerinde toplam 1 yıl tedavi süresi geçirdim. Kazadan sonra her şey alt üst oldu ve yarım kaldı. Aşklar, dostluklar, eğitim, kariyer
Hedefler ve planlar. 1995 den bu yana da Tekerlekli Sandalyedeyim ve yaşama tutunmaya çalışıyorum.Hiç plan yapmıyorum, günümü iyi ve güzel geçirmeye çalışıyorum.

Şimdide Adem Saykın, geçirdiği kaza sonrası yaşadıklarını anlattı…
Öncelikle bu kaza,insanın başına her an her türlü kötü şeyin gelebileceğini öğretti.
Kaza öncesi engelli hiç tanıdığım yoktu ve hiç bir yerde görmemiştim, oysa Türkiye’de toplam engelli sayısı 8 Milyon kadarmış. www.ozida.gov.tr
Bu nüfusun yarısı çalışabilir olduğu halde sadece %3,5 luk kısmı ekonomiye kazandırılmış.
Bir çok engelli birey fakirin de fakiri statüsündeymiş, ne acı....

Adem Saykın, geçirdiği kazadan sonra yoğun bakıma alınarak Türkiye’de ilk olarak boyun omurlarına yapılan bir teknikle ameliyat oldu. Saykın, uzun süren hastane, tedavi, rehabilitasyon sonrası sosyal yaşama nasıl döndüğünü anlatıyor… 
Türkiye’de ilk olarak benim boyun omurlarıma yapılan bir teknikle ameliyat oldum.
International Hospital'de Opr. Dr. Cengiz Aslan, Prof. Dr. Şafak Şahlan ve ekipleriyle 6.5 saat süren bir operasyonla bitkisel hayattan kurtarıldım.12 gün yoğun bakım ünitesinden sonra normal hasta olarak 33 gün hastanede kaldım. Sosyal Güvencem olmasına rağmen,inanılmaz ücretler ödeyerek aile ekonomimiz sarsıldı. Bu kazayı Avrupa’nın her hangi bir gelişmiş ülkesinde geçirmiş olsaydım tek kuruş ödemezdik ve sosyal güvencem bu yükü üstlenirdi. Maalesef olmadı.''Burası Türkiye'' diye boşuna dememişler. Fakat benim bu ülkeden hala umudum var, biraz zamanla ve istikrarla her şey düzelecektir.
 
Adem Saykın bir kitap kurdu denecek kadar çok kitap okuyan biri. Hatta aynı anda iki kitap okuyor. O sıra dışı kimliği ile üzerine vazife olmayan bir çok işe karışmayı çok seviyor… 
İnternet hayatıma 5 yıldır çok müdahale ediyor. Üzerime vazife olmayan bir çok şeyle uğraşmayı seviyorum. Bol bol yazıyorum, Eski Etiler üzerine, arşiv için bir kitap tamamlamak üzereyim. Birçok yayın organında makalelerim çıkmakta ve bundan zevk almaktayım. Nitelikli Müzik dinlemeye çalışıyorum, bu konuda yakın arkadaşım ve ender müzisyenlerden Piyanist Cem Melik bana bu aralar doğru yolu göstermektedir. Engelliler ile ilgili sivil örgütlenmenin içinde yer almaya çalışıyorum.
 
Boş zamanlarında dışarı çıkmak ve eğlenmekten çok hoşlanan Saykın, arkadaşları ile çırçır böcekleri gibi sabahlara kadar sohbet edip şarkılar söylemeyi çok seviyor…
Hala ülke içinde bilmediğim yerleri geziyorum, örneğin geçen hafta sonu Bursa’dan dönüşte Gemliği geçer geçmez sağa İznik Gölüne döndük, Sölöz üzerinden İznik merkeze ve oradan karşı kıyıdaki Kaypaklıdere köyünden dağlara doğru gidip eski Türkmen ,Gürcü ve Laz köylerinden geçip Karamürsel'e kestirmeden indik.Harika bir geziydi,mis gibi ot ve tezek kokuları arasında kısa da olsa gezinti yaptık. Bunun gibi kısa gezintiler için dünya tatlısı kardeşim AJDA' ya müteşekkirim.

Sevgili Saykın, İstanbul’ da özellikle istediğin her yere gidebiliyor musun? Yaşadığın problemler neler?..
İstanbul’da tekerlekli birey olarak her yere rahatça gidebildiğim söylenemez, mutlaka yardımcı gerekli. Eski sokakları ve 7 tepeli oluşu bunu imkansız kılıyor, mimari zorlukları geçiyorum. Boğazda gezinti çok rahat. Kapalı mekanların girişleri yeni yeni engelliler için düzenleniyor, eskilerin durumu malum. Otoparklardaki sorun maalesef devam ediyor.

İstanbul ve Türkiye’de engelli olmayı tanımlayabilir misin yaşayan biri olarak?
Dünyanın en güzel şehrinde, şansız engelli grubun içinde şanslı azınlıktanım.
Aile fertlerimin ve arkadaşlarımın desteği ve çabasıyla hiçbir şeyde aklım kalmıyor, tüm isteklerim karşılanıyor. Çocukluk arkadaşlarımın neredeyse tamamıyla görüşmekteyim.
 
Sivil Toplum Örgütlerine üye misin? Hizmetleri yeterli ve samimi buluyor musun?
Türkiye Sakatlar Derneği Uluslararası İlişkiler Üyesiyim fakat sivil örgütlenme yapısal ve yönetimsel olarak yeterli değil, yeterli finansman olmadığından iyi proje ve fikirler hayata geçemiyor.
Tüm Türkiye’de çok akıllı ve zeki, engelli insan var ve bu kişilerin istihdam edilmesi ve ülkeye katkısı acil gerekli. Birkaç sosyal yaklaşımla bu verimli olabilecek insanları evlerinden çıkarmak ve hayata dahil etmek gerekli.Türk insanı örgütlenmeyi yeni öğreniyor denebilir,bu konuda çok açız ve istekliyiz.
Özürlüler idaresi bir proje yarışması açmış bende bir şeyler hazırlıyorum. Her şey ihtiyaç sahipleri için.

Son zamanlarda dergi ve sitelerde makalelerin yayınlanıyor. Yazılarında özellikle neler anlatmaya, hangi mesajları vermeye çalışıyorsun?
Yazdığım tüm makalelerde şunu vurgulamaya çalışıyorum. Bizlere birileri, Olayları kendi istedikleri şekilde göstermeye çalışmaktalar.Televizyon ekranında ne görüyorsanız vuku bulan olay o kadardır. Bu durumda neyi görmemiz yeterliyse o gösterilmektedir. Ben bu gösterimin arkasını ve/veya devamını göstermeye çalışanlardanım. Bazen hiç bir şey okuduğumuz veya gördüğümüz gibi olmuyor.
95 yılında Gümrük Birliği sözleşmesi imzalanıp duvarlarımızı indirdiğimizde, bütün medyanın istiklal harbi kazanmış çığlıklarını hala unutmam. Bayram havası esmişti. Oysa o günden bu güne reel zarar 100 milyar doları geçti ve hala geçmekte.
AB'ye üye hiç bir ülkeye konmamış Gümrük Birliği ön şartını bize maalesef koydular. Yunanistan AB'ye üye olduktan 7 yıl sonra Gümrük Birliğine girdi. Bu ne yaman çelişkidir.Her pazarlıktan zararlı çıkıyoruz.Kıbrıs konusunda da referandum öncesi öngörülen hiç bir pembe tablo hayata geçmiş değil.Rumlar AB üyesi ve bizler de şimdi Rumlarla Gümrük Birliğini düşünüyoruz. Bizden önce Gürcistan ve Ermenistan AB'ne girerse hiç şaşırmayacağım. Ayrıca ülkemizi ve ekonomimizi sürekli tehdit eden ve çığ gibi büyüyen bir Beyin Göçüne de dikkat çekmek isterim. Gençlik Türkiye’den kaçmanın değişik yollarını aramaktadır. Önemli bir sorundur çözümlemek gerekir.

Peki Ailenin yaşamındaki önemi nedir?
Ailem benim için çok önemli, vazgeçilmeyecek tek birlik. 
 
Sevgili Saykın, gelecekle ilgili hedeflerin neler?
Ülkemizi ve olayları yurtdışından farklı bir bakış açısıyla görebilmek umuduyla bir müddet
Londra, Newyork veya Amsterdam’ da yaşamak istiyorum.

Ve son olarak Adem Saykın tüm yaşadıkça ziyaretçilerine bir mesajı var...
Tüm dünyada gelişmiş ülkelerde yaşayan bir çok şanslı engelli var olmasına ve çok iyi şartlarda hayatlarını devam ettiriyor olmasına rağmen,diğer ülkelerde yiyecek ekmek bulamayan veya içecek su bulamayan engellilerin de var olduğunu düşününüz ve her şeye rağmen halimize şükredelim, hiçbir zaman UMUDUMUZU KAYBETMEYELİM.

Adem Saykın’ın yaşamından bize kalan, eğer yaşam içinde hedeflerimizi belirleyip büyük bir yüreklilikle pes etmeden yürürsek, adımlarımız bizi mutlaka ulaşmak istediğimiz noktaya götürecektir.

Röportaj: Mehmet Kızıltaş  1999 Yaşadıkça Tv Programı Arşivinden