*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: AY VE YILDIZ ŞEKİLLERİNİN MENŞEİ  (Okunma sayısı 1580 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20677
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
AY VE YILDIZ ŞEKİLLERİNİN MENŞEİ
« : Ağustos 05, 2012, 04:05:35 ÖÖ »
AY VE YILDIZ ŞEKİLLERİNİN MENŞEİ

Hilâl şeklindeki ay ile yıldızın pek eski zamandan beri şarkta kullanıldığını biliyoruz. İlk insanların tabiî kuvvetlere karşı verdikleri ehemmiyetin derecesi büyüktü. Ayın geceleyin ortalığı aydınlatması kendisine bir kutsiyet bir fevkalâdelik verdirmeğe kâfi geliyordu. Sümerler Elamlar Etiler Mısırlılar ve Fenikeliler gibi eski milletlerin dinî inanışlarında aymabudunun mevkiî yüksekti. Ayın hilâl şeklinde iken Zühre yıldızıyla bir araya gelmesi yani kıran vaziyeti hayır ve saadet alâmeti olarak telâkki edilirdi. Sonuç itibarıyla tarihin zamanlarında gönder denilen sırıkların ucuna sancak ve bayrak yerine mücessem bir takım şekillerin takılarak askerî kıtaların önünde taşıdığıkalelerin büyük binaların üstüne gemilerin baş veya arka taraflarına dikildiği görülür. Medeniyetin her kısmında olduğu gibi askerî teşkilâtta da harikalar gösteren Türkler; askerî kıt’alarda muhtelif şekil ve amblemler kullanıyorlar; fakat bu muhtelif amblemler arasında en ziyade rağbet gören gök naturizminin bariz sembolleri olan güneş ay ve yıldız şekilleri idi.

Orta Asya’da hüküm süren Hunların Tokyoların güneş ile aya ne kadar ehemmiyet verdiklerini biliyoruz. Orta Asya’dan garba göç eden Sümerlerin ve Etilerin de gök naturizminin başlıca mabutlarının timsalleri olan güneş ay ve yıldız şekillerini resim veya hakettikleri bir çok eserler gözden geçirilmiş hatta garba doğru yayılanTürk medeniyetinin tesiri altında kalan
memleketlerde de bu timsallere büyük ehemmiyet verildiği görülmektedir.
Konstantin ve halefleri zamanında Orta Asya’dan batıya doğru yeni göçler başladığı zaman Roma ordusunda sancak ve bayrak yerine kullanılan mücessem şekillerin yavaş yavaş kalkarak bunların yerine kumaşlar üzerine yapılmış resimlerin; yani bugünkü sancak ve bayrakların meydana çıktığını
görüyoruz. Bu devirdeki Roma askerî teşkilâtını incelediğimiz zaman Hunlar ve Cermenlerin tesiri altında büyük değişiklikleri meydana geldiğini görüyoruz. Romalıların kullandıkları horte kohorce ve aley gibi tabirlerin Hunlardaki ordu kolordu alay tabirlerinden başka bir şey olmadığı aşikârdır. Romalıların bu tabirleri aldıkları esnada Türk ordusunda kullanılan
kumaş üzerine yapılmış sancak ve bayrakları görerek onları taklit etme ihtimalleri çok büyüktür.

İslâmiyet’in tesiri altında kalan Türkler sancak ve bayraklar üzerine her ne kadar Kur’an’dan alınmış fetih sureleri kelime-i tevhid vesaire yazmış ve işlemiş ise de dinî siyasî bir alet makamında kullanılan hükümdarların etrafında toplanan yüksek sınıfın millî varlıklarından fedâkarlık yapmalarına
rağmen halk tabakası hem dillerini hem de an’anelerini muhafazaya devam etmişlerdi. İşte Türk milletinin an’anelerine sadık kalmaları yüzündendir ki güneş ay ve yıldız sembollerini paralar üzerinde kitabelerde sancak ve bayrak üzerinde görüyoruz. Selçuklular zamanında olduğu gibi büyük devletlerin dağılması üzerine Suriye’de Mısır’da ve Anadolu’da kurulan devletler zamanında da bu sembollerin kullanılmasına devam edildi. Hususu ile ayın sembolü olan hilâl şekli Haçlı muharebeleri esnasında Müslümanlığın bir remzi (sembolü) makamında telâkki edilmeğe başlandı. İlhanlıların tazyiki karşısında parçalanıp dağılan Anadolu Selçuklu devletinin yerine geçen Anadolu beylikleri ve hususu ile Anadolu Türklerini bir araya toplamağa muvaffak olan Osmanlı devleti de hem dinî hem millî an’anelerin tesiri altında kalarak sure-i Fetih ve kelime-i şahadet işlemeli sancak ve bayraklarla birlikte hilâlli sancaklar da kullanırdı. Gemilerin direklerine ve kalelerin yüksek yerlerine müteaddit hilâli havi sancaklar çekiliyordu.

Yabancı milletlerin gözlerine çarpan bu hilâl alâmeti Osmanlıların remzi; millî alâmetleri olarak tanındı. Tarihin en eski zamanlarından beri Türk bayrak ve sancaklarında bu kadar önemli bir mevki olan güneş ay ve yıldızın menşeini ararken; Milâttan 4 asır önce Bizans paralarında ay ve yıldızın kullanılmasını bir delil gibi göstererek İstanbul’un 1453′ te fethinden sonra hilâlin Osmanlılara geçtiğini iddia etmek hiç bir zaman doğru olmaz. Eğer hilâl Osmanlılardan evvelki Türk devletlerinde mevcut olmasa idi ancak o zaman bunun Bizans’tan alındığı iddia kabul olurdu. Hilâlin menşeini öküz ve sair hayvan boynuzlarında aramak da doğru olamaz. Şark ve Garp memleketleri ahalisinden bazıları bir tılsım bakımından hayvan boynuzları kullanabilirler. Fakat Türk bayrağının
üzerindeki hilâl ile boynuz arasında hiç bir münasebet yoktur. Eğer böyle bir münasebet olsaydı ne güneş ne de yıldızın kullanılması lâzım gelecekti. Halbuki bugün dahi Türk sancağı üzerinde güneş ay ve yıldızın motifleri kullanılmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın forsu üzerinde; milli sancağın üzerinde olduğu gibi Ay ve yıldız üst taraftaki köşede yüzlerce asırlardan beri Türk hükümet reislerinin sembolü olan güneşin altın ışıklarını serpmekte olduğu görülür. Türkler ay ve yıldızı şu veya bu milletten değil doğrudan doğruya tabiî menşei olan gökten almışlardır.
Ayrıca burada Türk Bayrağı nizamnamesi konusunda da durmak gerekmektedir.

Başlıklar altında belirtirsek;
1. Bayrağın yapılış ve şekli
2. Bayrağın aksanı
3. Bayrağın nispetleri
4. Bayrağın ebadı
5. Bayrağın çekileceği gönder
6. Bayrağın çekiliş ve indiriliş zamanı
7. Bayrağın çekileceği yerler
8. Bayrağın örtülebileceği yerler
9. Bayrağın çekiliş ve indirilişinde yapılacak tören ve bayrağa saygı

Mevhibe SAVAŞ